ŞEKER HASTALIĞI (TİP 2 DİYABET) NEDİR?

Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet) Nedir? / Neden Olur?

Tip 2 diyabet hastalığı yani bilinen adı ile şeker hastalığı, vücutta pankreas tarafından üretilen insülinin verimli kullanılamamasına bağlı olarak kanda yüksek şeker değerleri bulunmasına yol açan, kronik (uzun seyirli) bir hastalıktır.

İnsülin, vücudun enerji kaynağı olan glikozun enerjiye dönüşmesini ve bütün organların görevleri yerine getirmesini sağlar. Pankreasın insülini verimli üretmemesi şeker hastalığı ve beraberinde başka hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olur.

Hormonlar, aşırı kilo ve beslenme düzensizliği, hareketsiz yaşam, sinirsel faktörler ve çevresel etkiler hastalığın seyrinde önemlidir.

Tip 2 Diyabet İle Tip 1 Diyabetin Farkı Nedir?

Tip 1 diyabet hastalarında vücutta insülin üretilmemektedir. Tip 2 diyabette ise vücutta bulunan insülin yeterli derecede kullanılamamaktadır. Diyabet cerrahisi diğer adıyla metabolik cerrahisi olarak tanımlanan ameliyatlar ile Tip 2 diyabet hastalarında vücudun kullanamadığı insülinin kullanılmasına yardımcı olunabilir. Tip 1 diyabet için günümüzde güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmış bir ameliyat yöntemi henüz yoktur.

Tip 2 diyabetin klasik tedavi yöntemleri ile yüksek doz insülin kullanımına rağmen istenilen hastalık kontrolü sağlanamaya bilinmektedir. Bilimsel araştırmalarda klasik tedavi yöntemlerine uyumsuzluk çok yüksek düzeylerdedir. Diğer yandan ilaç tedavisinin yeterli etkiyi göstermesi için vazgeçilmez öneme sahip olan diyet ve egzersiz önerilerine ömür boyu uyum göstermek pek mümkün görünmemektedir.

Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet) Belirtileri Nelerdir?

Tip 2 diyabet hastalığının ( şeker hastalığı ) birçok belirtisi vardır. Şeker hastalığının en sık görülen belirtileri aşağıdaki gibidir. Şeker hastalığı sinsi ilerleyen bir hastalıktır. Belirtilerin kendisini göstermesi bütün metabolik rahatsızlıklarda olduğu gibi zaman alabilmektedir.

  • Sık sık idrara çıkma
  • Geçmeyen susuzluk hissi
  • Geçmeyen Ağız kuruluğu
  • Sürekli açlık hissi
  • Ciltte oluşan yaralarının daha geç iyileşmesi
  • Cinsel performans düşüklüğü
  • Cilt kuruluğu ve kaşıntı
  • Sık sık enfeksiyon kapma
  • Ellerde ve ayaklarda hissizlik veya uyuşma ve karıncalanma

Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet) İlerlerse Ne Olur?

Tip 2 diyabet tedavisinde en önemli nokta organ hasarı gelişimini önlemektir. Klasik tedavi yöntemleriyle çoğunlukla yeterli şeker regülasyonu sağlanamamakta ve diyabet ile geçirilen yıllar içinde organ kaybı riski artmaktadır. Diyabet organlar üzerindeki etkisini damar duvarına zarar vererek gerçekleştirir. Hasar gören damarlar hastanın her insanda farklılık göstermekle beraber genelde kalp, sinir sistemi, böbrekler, cinsel sorunlar (sertleşme ve erken boşalma) , göz ve periferik sinirlerde sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Şeker hastası tedavi edilmez ise diğer organların fonksiyonlarını gerçekleştirememesini tetikleyebilmektedir.

Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet) Nasıl İlerleme Gösterir?

Kişiler tip 2 diyabet tanısı almadan önce damar hasarı başlamaktadır. Tanı anında hastalığın birkaç yıllık bir geçmişi olduğu da göz önünde bulundurulduğu zaman zaten tip 2 diyabet hastalarının çoğunda damar hasarı bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak hastalık yavaş seyirli olduğundan aşikar doku hasarının ortaya çıkması yıllar alır. Bu süre zarfında hastalar genelde klasik tedavi yöntemleri ile tedavi edilmeye çalışılmakta ancak büyük bir çoğunluğu tedaviye uyum sağlayamadığından, diyet ve egzersiz desteğini de yeterli düzeyde uygulayamadığından etkili bir şeker regülasyonu sağlanamamaktadır. Hastalar zaman içinde yüksek şeker değerlerine alışır ve anlık sorunlar yaşamaz, bu yüzden kontrolsüz şeker hastalığı yeterince ciddiye alınmaz ve yavaş yavaş organ hasarı gelişir. Bir kısım hasta ise ilk günden itibaren verilen tedavileri düzenli kullanamamakta ve kontrolsüz şeker hastalığı nedeniyle çok erken dönemde organ kayıpları ile karşımıza çıkabilmektedir. Aynı zamanda vücutta bulunan insülin rezervi bu süre zarfında azaldığından ameliyat şansı da azalabilir. Tip 2 diyabet cerrahisi için geç kalma söz konusu olabilmektedir.

Ameliyatla Tip 2 Diyabet Tedavi Edilebilir mi?

Yeni olmasa da daha sık karşılaştığımız ve ilk duyan herkesin dikkatini çeken bir konseptten bahsedeceğim. Bu noktaya ulaşılabileceğini yeni jenerasyondaki doktorların bile tahmin edemeyeceği metabolik cerrahi ameliyatları kronik hastalıklara bakış açımızı değiştirmiş durumda.

Tip 2 Diabetes Mellitus, yani yaygın adıyla şeker hastalığı; organ kaybına varan sonuçları nedeniyle günümüzde global öneme sahip kronik bir hastalık. Adı üstünde kronik bir hastalık olduğu için şimdiye kadar ki tüm tedavi çabaları vücuttaki şeker düzeyini normal seviyelere çekmeye odaklanmış idi. Ancak, artık bazı operasyonlarla tip 2 diyabet hastalığını ilaç ya da insülin kullanımına ihtiyaç kalmayacak şekilde tedavi etmekten bahseder durumdayız. Hatta sadece tip 2 diyabet ile kalmayıp, ilişkili diğer metabolik hastalıklar üzerinde de şimdiye kadar medikal tedavilerle elde edilemeyen başarılar sağlayabiliyoruz. Kronik bazı hastalıklara bu düzeyde müdahale edilebiliyor olmasının hastalar tarafındaki yansıması ise çok daha keyif verici.

Düşünsenize;

İnsülin kullanan bir tip 2 diyabet hastasısınız, hergün belirli saatlerde yemek yemek, yediğiniz yemeklere göre yapacağınız insülin düzeyini ayarlamak, her gittiğiniz yere yanınızda insülin ve diğer hastalıklara bağlı ilaçlarınızı götürmek ve bazı durumlarda günde 3-4 defa kendinize iğne yapmak ve sonuçları değerlendirmek için parmaklarınızı birkaç defa delerek şeker değerlerinizi ölçmek zorundasınız. Her gittiğiniz hekim size kilo vermeniz gerektiğini söylüyor, hatta ısrarcı davrandığı için gitmeye bile utanır hale geldiniz, bu sırada insülin kullanımının etkilerinden birinin kilo almaya yatkınlık olduğunu bilmiyor dahi olabilirsiniz. Tip 2 diyabet ve onun yandaş etkilerine maruz kalıyorsunuz ve kalp-damar sisteminizi korumaktan çok uzaksınız. Diyet çabalarınız, insülin direncinize bağlı olarak sıkça düşen ve artan kan şeker düzeyleriniz nedeniyle sürekli baltalanıyor. Yine de azimle tip 2 diyabet ile savaşmaya kararlısınız. Diyebetle yaşamak ve insülin kullanımı üzerine çeşitli eğitimler alıyorsunuz ama tüketim çılgınlığı çağında yoldan hafifçe uzaklaştığınız her an kötü kan şekeri regülasyonu ile cezalandırılıyorsunuz. Diğer yandan, hekiminiz rutin kontrollerinizde birçok organınızın alarm verdiğini gözlemlemeye başladı. Eskiden duyup ta önemsemediğiniz birçok bilginin aslında doğru olduğunu öğrendiniz; kronik böbrek yetmezliği olan hastaların çoğunun aslında tip 2 diyabet hastası olduğunu bilmek artık sizin için yadsınamaz bir hal almaya başladı.

Ne yapardınız?

Eskiden olsa ciddi bir diyet, yeterli egzersiz ve düzenli ilaç kullanımı diyerek konuyu kapatırdık. Neyseki, artık serüvenimiz burada takılıp kalmıyor. Obezite cerrahisi ile elde edilen deneyimler ve bağırsakların insülin kullanımı üzerine etkisini ortaya koyan çalışmalar ufkumuzu genişlettiği için bu noktada farklı bir dünyaya kapılarımızı açıyoruz.

Bir ameliyat ile tip 2 diyabet tedavi edilebilir mi?

Neden olmasın, artık olabiliyor. Artık insülin direnci üzerinden ilerleyen ve kısaca vücutta bulunan insülinin iyi kullanılamamasına bağlı olarak kandaki şeker düzeylerinin artması şeklinde tabir edebileceğimiz tip 2 diyabet hastalığına karşı elimiz çok daha kuvvetli. Standart yaklaşımımızda, tip 2 diyabet ile elinde bulunan insülini verimli şekilde kullanamayan hastalarımıza en basit yolla daha fazla insülin vererek kullanılamayan oranın dışında kalan insülini arttırma stratejisinden uzaklaşmış durumdayız. Bağırsakların düzenleyici hakimiyetini bilimsel olarak kabul ettiğimizden bu yana vücutta bulunan insülinin daha verimli kullanılmasını sağlayan inkretinler adını verdiğimiz bir grup hormonun etkilerini çok sevmeye başladık. İlaç endüstrisi de bu gelişimlerden payını aldı ve GLP-1 olarak tanımlanan ve insülin etkisini arttıran inkretini kendi portföyüne başarıyla ekledi. Yeni nesil diyabet ilaçları, insülin miktarını arttırarak kısır döngüyü güçlendirmek yerine bizim ameliyat ile yaptığımız etkiyi sağlamaya yönelik etkiler gösteren GLP-1 hormonları içermekte ve geleneksel tedavilere oranla daha başarılı olmakta. Ameliyat ise bu hormonun dışardan alınmasına da gerek kalmadan mide ve ince bağırsak üzerine yapılan girişimlerle bu hormon grubunun etkisini arttırarak insülini daha akılcı kullanmamızı sağlayan etkiler yaparak uygun insülin rezervine sahip kişilerde tip 2 diyabeti tedavi edebilmekte.

Yani; cevabımız EVET.

Hepsi bu kadar mı?

Hayır; bu ameliyatlar yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, erkeklerde cinsel performans, gut hatta akciğer problemleri üzerine de çok büyük pozitif etkiler oluşturabiliyorlar.

Yani artık günümüzde kapalı yöntemle yapılan ve birkaç gün sonra normal yaşantınıza dönebileceğiniz bir ameliyatla tip 2 diyabet ve birçok kronik hastalıktan kurtulmak mümkün ve bu kesinlikle bir ŞAKA DEĞİL…

Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet) Ameliyatları Hastalığın Hangi Aşamasında Yapılır?

Her şeker hastası ameliyat yapılmamaktadır.  Ameliyat kararı verebilmemiz için ya klasik tedavi yöntemleri ile şeker hastalığının kontrol edilemiyor olması ya da şeker hastalığına bağlı organ hasarı bulgularının var olması gerekir. Tip 2 diyabet hastalarının ameliyata uygun olup olmadığına ve ameliyattan ne kadar fayda göreceklerine karar verebilmemiz için yeterli insülin rezervi ve aktivitesi bulunduğunun tetkik edilmesi ve diyabetin diğer organlara hasar verme potansiyeli olduğu için geniş bir tıbbi değerlendirme yapılması gerekir.

METABOLİK CERRAHİ (ŞEKER HASTALIĞI) AMELİYATI

Metabolik Cerrahi (Diyabet Cerrahisi) Nedir?

Tip 2 diyabet ( şeker ) hastalarının klasik tedavi yöntemleri ile sonuç alamamasından kaynaklı tercih ettiği cerrahi tedaviler, metabolik cerrahi diye tanımlanmaktadır. Operasyon mide veya bağırsaklara yapılan kapalı yöntemle (laparoskopik) yapılan bir operasyondur.

Şeker hastalığının damarlara ve dolayısıyla organlara yavaş yavaş zarar vermesinden dolayı seneler içerisinde hastalarda şeker hastalığına sebep olan davranışlar, yaşam biçimine dönüşebilmektedir. Bundan dolayı klasik şeker tedavileri insanların başarılı sonuç almasında maalesef yetersiz kalabilmektedir. Yaşam tarzı değiştirmek insanlar için çok da kolay olamamaktadır. Ömür boyu ilaca bağımlı yaşayan tip 2 diyabet hastası sayısı azımsanmayacak kadar yüksektir. Şeker hastalığına bağlı organ hasarı kaçınılmaz görünmektedir.

Doktorunuz Recep Aktimur ile yapacağınız görüşmeler sonrası operasyona uygun olup olmadığınız belirlenir ve metabolik cerrahi tedavisi kararı birlikte alınır. Yeni hayatınıza ilk adımınızı bu şekilde atmış olursunuz. Ondan sonra size yeni hayatınızda neler yapacağınızı “hayal etmek” kalır.

Metabolik Cerrahinin Riskleri ve Yararları Nedir?

Diyabet cerrahisi ameliyatları hastalara ne kazandırır?

Diyabet cerrahisi ameliyatlarının 10 yıllık süre içinde hastaların yaklaşık %90 ında ilaç ve insülin kullanımına gerek kalmadan şeker hastalığının kontrol edebildiği bildirilmektedir. Şeker hastalığına bağlı organ hasarları engellendiği bilinmektedir.

Diyabet cerrahisi, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve uyku apnesi üzerine de etkilidir!

Diyabet cerrahisi (metabolik cerrahi) ameliyatları aynı zamanda hastaların ideal kilo değerlerine yaklaşmalarını sağlamakta, hipertansiyon, yüksek kolesterol ve uyku apnesi gibi hayat konforunu düşüren hastalıklar üzerine de yüksek oranda  pozitif etki göstermektedir.

Ameliyatlar tehlikeli midir?

Bu ameliyatlar için bilinen sorun gelişme oranları %10’dan düşüktür. Ameliyattan sonraki erken dönemde kanama, kaçak, enfeksiyon ve anestezi uygulamasına bağlı problemler gelişebilirken, uzun dönemde nadiren ince bağırsak fıtıkları, ishal ve safra kesesinde taş gelişimi gözlenebilmektedir.

Bizim kendi ameliyat serimizde, üst sindirim sistemi ameliyatlarında karşılaştığımız sorun oranları bu değerlerin çok çok altındadır.

Metabolik Cerrahi Ameliyatları Hastalığın Hangi Aşamasında Yapılır?

Ameliyat kararı verebilmemiz için ya klasik tedavi yöntemleri ile şeker hastalığının kontrol edilemiyor olması ya da şeker hastalığına bağlı organ hasarı bulgularının var olması gerekir. Tip 2 diyabet hastalarının ameliyata uygun olup olmadığına ve ameliyattan ne kadar fayda göreceklerine karar verebilmemiz için yeterli insülin rezervi ve aktivitesi bulunduğunun tetkik edilmesi ve diyabetin diğer organlara hasar verme potansiyeli olduğu için geniş bir tıbbi değerlendirme yapılması gerekir.

Ameliyatlar Nasıl Yapılır? Amaç Nedir?

Mide ve bağırsakları ilgilendiren ve kapalı (laparoskopik) yöntemle yapılan bu ameliyatlar karın bölgesine yapılan 1 cm uzunluktaki 4 ya da 5 küçük delikten uygulanmaktadır. Uygulanan tüm yöntemlerde ince bağırsağın arka kısmı yukarı çekilerek gıdalarla daha erken buluşması sağlanır. Bu sayede ince bağırsağın arka kısmından salınan ve vücutta bulunan insülinin daha verimli kullanılmasını sağlayan hormonlar aktive edilir.

Metabolik Cerrahi İle Şeker Hastalığından Ömür Boyu Kurtulabilir miyiz?

3 aylık şeker değerleri açısından bakıldığında ameliyatların 10 yıllık süre zarfında hastaların yaklaşık olarak %90 ında ilaç ve insüline gerek kalmadan kontrol sağladığı bilinmektedir ki organ hasarının olabildiğince geciktirilmesi bizim temel amacımızdır. Diğer yandan yaşlanmaya bağlı metabolik değişikliklerle zaman içinde ameliyatların etkinliği azalmaktadır. Ameliyatlar elde kalan insülin rezervinin daha makul kullanılmasını sağlamaktadır ancak insülin rezervi bittiği zaman etki elde edilemeyeceği bilinmelidir.

Diyabet cerrahisinin temel amacı organ hasarının olabildiğince geciktirilmesidir.

Ameliyattan sonra diyet yapılmasına gerek kalmaz.

Ameliyat Öncesi Tip 2 Diyabet Tanı Kriterleri Nedir?

Kan şekeri (glukoz) düzeyi standardı 100 mg/dl’nin altında olmalıdır. 100 ile 125 mg/dl arasında olan değerlerde açlık kan şekerinin (AKŞ) bozulduğu düşünülür. Bu grupta yer alan insanlar pre-diyabet olarak tanımlanır. Yani henüz diyabet olmamıştır. Fakat hasta diyabetin bir basamak öncesindedir ve çok geçmeden Tip 2 Diyabet hastası olma ihtimali yüksektir.

Bir kişiye Tip 2 Diyabet tanısı konulması için açlık kan şekerinin 126 mg/dl yada üzerinde olduğunun saptanması yeterlidir. Bu hastaların 2 saatlik şeker yükleme testlerinde (Oral Glukoz Tolerans Testi – OGTT) de 2. saat kan şekerleri 200 mg/dl ya da üzerinde çıkacaktır.

  • Bu durumda Tip 2 Diyabet tanısı için iki kriterden birinin olması yeterlidir:
    • AKŞ (açlık kan şekeri) ≥ 126 mg/dl
    • OGTT 2. saat değeri ≥ 200 mg/dl

HbA1c Nedir?

Hemoglobin (Hb) kandaki akyuvarların içinde bulunan ve oksijen taşıyan bir proteindir. Kanda ki şekerin düzeyine göre bir kısım hemoglobin proteinleri şeker (glukoz) ile kaplanır. glukozla kaplanan bu hemoglobinlere “Şekerlenmiş hemoglobin” yada “glikolize hemoglobin” anlamına gelen HbA1c adı verilir. Şeker hastası olmayan insanlarda da bu HbA1c molekülleri kanda mevcuttur ancak tüm hemoglobinler içindeki yüzdesi %6.5’in altındadır. HbA1c düzeyleri kan şekerinin son 3 aylık seyri hakkında fikir verir. Diyabetli hastaların kan şekeri kontrollerinin orta vadede nasıl seyrettiğini ve uygulanan tedavinin etkinliğini HbA1c düzeyleri ile takip ederiz. Eğer bir kişinin HbA1c değeri ≥ % 6.5 ise o kişi diyabet hastasıdır. Eğer HbA1c değeri % 5.7-6.5 arasında ise Tip 2 Diyabet için çok yüksek risk altında demektir.

Ameliyattan Korkmalı Mıyım?

Ameliyat denilince birçok kişinin zihninde neşter ile yapılan ameliyat türleri canlanmaktadır. Metabolik cerrahi ameliyatları kapalı yöntemle yapıldığı için birçok ameliyat korkusu taşıyan hastamızın ameliyat kararı vermekte zorlanmadığını gözlemlemekteyiz. Doç. Dr. Recep Aktimur’un metabolik cerrahide kullandığı özel teknik ile hastalarımız bir günde taburcu olabilmektedir.

Her Hastada Aynı Başarı Sağlanabilir mi?

İnsülin rezervi ve aktivitesi yüksek olan hastalar ameliyattan daha fazla fayda görmektedir. İnsülin rezervi belirli değerlerin altındaki hastalarda ameliyat etkisinin düşük olacağı düşünüldüğünden ameliyat önerilmeyebilir. Ameliyat başarısı hastalığın hormonal kontrolü üzerinden elde edilmektedir yani şeker hastalarının da sıkça gözlemlediği gibi sinirlendiklerinde ya da üzüldüklerinde şeker değerlerinde dalgalanmalar olabilmektedir.

Ameliyat Sonrasında Neler Bekliyor?

Kapalı yöntemle yapılan ameliyatlar hasta konforu ile öne çıkmaktadır. Kapalı ameliyatların avantajlarına ek olarak bu ameliyatlar için ülkemizde sadece bizim kliniğimiz tarafından uygulanan “hızlandırılmış iyileşme protokolleri” ile hastalarımızın konforu bir üst seviyeye taşınmakta ve normal hayata dönüş süresi çok kısaltılmaktadır. Bu protokollerle ameliyat sırasında burundan sonda, dren ve idrar sondası takılmamakta, ameliyattan 4 saat sonra su içmeye başlanabilmekte ve hastalarımız 1. gün taburcu edilebilmektedir. Herhangi bir püre ya da mama dönemi uygulanmamakta ve 1. hafta sıvı beslenmeden sonra normal beslenme düzenine geçilmektedir. Ameliyattan sonra hastalar kısıtlama olmadan beslenebilirler, ameliyatın amaçlarından biri de budur. Ancak hepimizin yapması gerektiği gibi sağlıklı beslenilmesinde fayda vardır. Normal beslenmeye alışılması birkaç aylık bir süreyi bulabilmektedir. Bu süre içerisinde vücut şeker hastalığından kurtulmakta ve hastalarımız kendilerini önceki döneme göre çok daha dinç ve yenilenmiş hissetmektedir.

Ameliyattan sonraki alışma döneminde kan şekeri değerlerinde değişiklikler gözlenir, biz tam etki elde edilene kadar hastalarımızı yakın olarak takip etmekteyiz.

Bizim uyguladığımız tip 2 diyabet cerrahisi ameliyatlarından sonra 1 sene multivitamin kullanılması gereklidir.

METABOLİK CERRAHİ AMELİYATI GÜNÜ & SONRASI

Ameliyat günü hastamız gerekli tetkikler ve hazırlıklar yapıldıktan sonra, ameliyata alınır. Operasyon yaklaşık 45 dakika sürmektedir. Sonrasında istirahat etmesi için hastamız odasına alınır.

Kapalı yöntemle yapılan ameliyatlar hasta konforu ile öne çıkmaktadır. Kapalı ameliyatların avantajlarına ek olarak bu ameliyatlar için ülkemizde sadece bizim kliniğimiz tarafından uygulanan “hızlandırılmış iyileşme protokolleri” ile hastalarımızın konforu bir üst seviyeye taşınmakta ve normal hayata dönüş süresi çok kısaltılmaktadır. Bu protokollerle ameliyat sırasında burundan sonda, dren ve idrar sondası takılmamakta, ameliyattan 4 saat sonra su içmeye başlanabilmekte ve hastalarımız 1. gün taburcu edilebilmektedir.

Herhangi bir püre ya da mama dönemi uygulanmamakta ve 1 hafta sıvı beslenmenin ardından normal beslenme düzenine geçilmektedir. Ameliyattan sonra hastalar kısıtlama olmadan beslenebilirler, ameliyatın amaçlarından biri de budur. Ancak hepimizin yapması gerektiği gibi sağlıklı beslenilmesinde fayda vardır. Normal beslenmeye alışılması birkaç aylık bir süreyi bulabilmektedir. Bu süre içerisinde vücut şeker hastalığından kurtulmakta ve hastalarımız kendilerini önceki döneme göre çok daha dinç ve yenilenmiş hissetmektedir.

Ameliyattan sonraki alışma döneminde kan şekeri değerlerinde değişiklikler gözlenir, biz tam etki elde edilene kadar hastalarımızı yakın olarak takip etmekteyiz. Sürekli iletişim halinde kalarak hastalarımızın yeni yaşamlarına uyum süreçlerinde yanlarında olmaktayız.

Bizim uyguladığımız tip 2 diyabet cerrahisi ameliyatlarından sonra 1 sene multivitamin kullanılması elzemdir. Bu hastamızın vücudunun yeni sürecine adaptasyonunu sağlamasında önem taşımaktadır.

Hastalarımızın metabolik cerrahi sonrası artık yaşam şekli değişmekte ve eskiden hastalıkları nedeniyle yapamadığı birçok şeyi yapabilmektedirler. Yaşam kalitelerini değiştirmeleri ameliyat sonrası hızla gerçekleşmektedir. Hastalarımızın da kaliteli yaşam için; sağlıklı beslenme, düzenli uyku, spor gibi destekleyici eylemlerle çaba göstermeleri gerekmektedir. Bunlar sadece metabolik cerrahisi yapılan hastaların değil, her sağlıklı olmak isteyen insanın yapması gereken eylemlerdir.

Bu Bilgiyi Paylaşıp Toplumumuzun Bilinçlenmesine Katkıda Bulunabilirsiniz.

SİZİ ARAYALIM

Yanıtını aradığınız tüm sorular için; numaranızı bırakın, sizi arayalım.